ATILAY ERGE İLE ŞİLE’DEN ŞİİRLER PROGRAMI HER ÇARŞAMBA SAAT 1500:1700 ARASI…ATILAY ERGE ŞİLELİ ŞAİR..87.9 BİZİM FM ŞİLE RADYO...

15 Eylül 2015 Salı

ŞİLE'DEN ANILAR -ATILAY ERGE




 ŞİLE’DEN ANILAR
Hem taşın, hem toprağın, bana ilham veriyor,                        
Bir anda dönüyorum, tam ellili yıllara,
Bakıyorum her evden, mutluluk yükseliyor,
Tozlanmış anıları, serpiyorum yollara.
Bunca zaman içinde, kim bilir kimler göçtü,
Kimler tüm sevenlere, el salladı uzaktan,
Genç yaşta ölenlere, kalanlar yaşlar döktü,
Diyorlar, her sal kalkar, gün gelince duraktan.
Şile’mdeki güzellik, dile gelsin diyorum,
Bu çorbada herkesin, biraz tuzu bulunsun,
“Şile’den başka Şile”, bulunmaz biliyorum,
Şile’m tüm gönüllerde, baş köşeye kurulsun.
Denizinle, bezinle, hep değer kazanacak,
Yıllar yılı anılan, bir belde olacaksın,
Mercan Köşk’ün aşkıyla, nice gönül yanacak,                    
Sen her zaman can Şile’m, güneşsin doğacaksın.
Gül kokulu geceler, hâlâ sarar semayı,
Eskilerden esinti, gün be gün sürer gider,
Her seven yaşayamaz, doya doya sevdayı,
Acılar ağır basar, mutluluk böyle biter.
Siyah beyazlı yıllar, bir zamanlar yaşandı,
Her karede bir anı, bin hatıra saklıydı,
O zamanlar Şile’mde, her yer güldü, bahardı,
Kırk yıl önce can Şile’m, inanın çok farklıydı,
Gözümdeki bir perde, renkleniyor bir anda,
Resmi geçit yerine, tüm eskiler geliyor,
Her biri el sallıyor, güler yüzle o anda,
Verilen o selamlar, beni mutlu ediyor.
Perdemdeki simalar, bir anda çoğalıyor,
Her biri bizde varız, der gibi koşuyorlar,
Kimi baston taşıyor, kimi bel eğiliyor,
İşte şu an, o canlar, beraber yaşıyorlar.
En önde Bekir Çavuş, ardında Karga Hacı,
Namaz vakti diyerek, camiye gidiyorlar,
Kasaplar’dan Cemal Bey, Kalpakçı Mehmet Hacı,
Bol köpüklü kahveyi, Nebi’de içiyorlar.
Her biri pırıl pırıl, elbise, kravatlı,
Sanki şu an kaybolan, kültürü yaşıyorlar,
Kimi duble paçalı, kimi desen çoraplı,
Perdeden bana şöyle, sitemle bakıyorlar.
Nalbant Mehmet’i gördüm, elinde baltasıyla,
Bizim kışlık odunu, kesmeye geliyordu,
Çok heybetli göründü, şayaktan paltosuyla,
Dayım gibiler böyle, alın teri yiyordu,
Sıçan Osman’ı gördüm, tahlisiye yolunda,
O cüsseli bedenle, yürürken yavaş yavaş,
Atatürk’le çekilmiş, resim vardı kolunda,
Dedim, böyle tüm canlar, bizimleydi arkadaş.
Ciles Ahmet efendi, Demir Yolu Memuru,
Kimi gün Şile’mizde, kimi Kadıköy’deydi,
Bu yiğit güzel insan, sağlam idi hamuru,
Tramvay kazasında, yaşamını yitirdi.
Akın Aile ile, Necati Bey bütündü,
Bin dokuz yüz otuzda, temel atmış otele,
Her daim çalışarak, hep neşeli göründü,
Tüm ünlüler gelirdi, hafta sonu tatile.
Yıllar boyu, kah otel, kah sinema olarak,
Hizmet verdi dostlara, bıkmadan usanmadan,
Ününe ün katmıştı, her mevsimde dolarak,
Biblo gibiydi bina, Şato Hotel olmadan,
Sinemanın dedesi, Kapancı Necati’ymiş,
Sessiz film oynatıp, Şile’de çığır açmış,
O zamanlar makine, elle çevriliyormuş,
Damlayan her terine, alın teri diyormuş.
Sinemacı Dündar Bey, mühür vurdu zamana,
Her işi başarıyla, yapıp sona erdirdi,
Onunla anlam buldu, yazlık, kışlık sinema,
Siyah beyaz her filmi, bizlere o sevdirdi,
Ali Yücel amcamı, görüyorum bir anda,
Santralın önünde, kedileriyle bildik,
Süte ekmek doğramış, kalaysız bir sahanda,
Biz bu bilge kişiyi, her zaman candan sevdik.
Zengin fakir aynıymış, o zamanlar Şile’mde,
Herkes herkesi sever, derman imiş yaraya,
Düğün dernekte birlik, birlik varmış elemde,
Çoğu günlük yaşarmış, pek bakmazmış paraya.
Kordon Hüsniye teyze, zamanın nüktedanı,
Bir güler, beş söylermiş, bir zamanlar Şile’de,
Eşi Kordon Neşat Bey, zor günlerin adamı,
Otoriter bir beymiş, Neşat amca evinde.
Çok nüktedan insana, mekan olmuş can Şile’m,
Bunlardan biri benim, tamirci Emin dedem,
En saygın insanıymış, her biri o dönemin,
Adı yedi düvele, nam salmış benim yörem.
Perde birden karıştı, zaman akıp giderken,
Bez dokuyan tezgahlar, sıra sıra canlandı,
O gül yüzlü insanlar, Şile Bezi dokurken,
Her evde bez işlenir, bezin onuru vardı.
Elinde gecelikler, birden anneannem geldi,
Kaldırıma bir örtü, yaydı besmele çekip,
Satacağı malları, bir bir örtüye serdi,
Yaydıklarını süzdü, çatı altına geçip.
Tüm mahalle toplanır, açık Pazar kurardı,
Beğeniye çıkardı, el emeği, göz nuru,
Kimi gecelik satar, kimi örtü satardı,
Her zaman tek hedefti, Şile Bezi onuru.
Ciles Melahat teyze, Çavuş Hatice teyze,
Şile’mde hiç bitmeyen, dosluğu yaşamışlar,
Kureli Hatçe teyze, Omar Nadide Teyze,
Hiç ayırım yapmadan, can evinden sevmişler.
Kareli Münise’ler, Halla Hatçe teyzeler,
Kolbaşı Fethiye’ler, Ekşi Seher teyzeler,
Kureli Emine’ler, Kordon Fatma teyzeler,
Kalpakçı Nazireler, Taşçı Rükke teyzeler.
Doğramacı Fadile, Mezin Emine teyze,
Haniye Mürvet teyze, Bozlardan Ayşe teyze,
Hamde Emine teyze, Haceli Ayşe teyze,
Fenerci Seher Teyze, Kirpi Şaziye teyze.
Çayır Saime teyze, Mezin Nedime teyze,
Hamamcı Refiye’ler, Balaban Emine’ler,
Tüfekçi Ayşe teyze, Nalbant Emine teyze,
Delibalta Hamde’ler, Baltacı Saime’ler.
Arnavutlar’dan Şaban, Sağlıkçı Zeki Battal,
Ekşiler’den Rahmi Gül, Kapancı Enver amca,
Arnavutlar’dan Fazlı, Sağlıkçı Hayri Battal,
Siyamlardan İsmail, Kirpi Mustafa Amca.
İşte böyle yazmakla, sonu gelmez dosların,
Her biri bir değerdi, bir zamanlar Şile’de,
Sevgiyle anıyorum, seviyorum onları,
Kokuları hep sinmiş, hepsi ahşap evlerde.
Sıra sıra bağları, birden gördüm karşımda,
Keçimeme üzümlü, salım salım tepekler,
Üzüm kesmek ne hoştu, mis kokulu akşamda,
Bu gözler, bu yürekler, sizi daha çok bekler,
Bıldırcın yağmasında, yanımdaydı can babam,
Her bıldırcın tutuşta, ağdan sepete koyduk,
Böyle güzel anları, belki de hiç bulamam,
Çocukluğu yaşayıp, tüm oyunlara doyduk.
Körebe, uzun eşek, mendil kapmaca vardı,
Çelik çomak oynardık, gün boyu yorulmadan,
O günlerde hepimiz, böyle oyun oynardık,
Belki de hep koşturduk, bez bir topun ardından.
Haceliler’den Mesut, genç yaşta göçtü gitti,
Elindeki kemana, dil verip coştururmuş,
Ağırbaşlı Mesut bey, kendini çok sevdirtti,
Bir gün keman çalarken, bir bülbülü susturmuş.
Bozgaca’lı Muzaffer, erken koptu evinden,
Ağır başlı bir beydi, o kimseye sataşmaz,
Bahriye subayıydı, hiç kopmadı denizden,
Dürüstü Muzaffer Bey, ete süte bulaşmaz.
Kasap Salih efendi, kasap Lütfü efendi,
Ortaklığı sürdürüp, sevgiyi göstermişler,
Kasaptı her ikisi, mesleğini severdi,
Onurundan hiç biri, bir dirhem vermemişler.
Laz Mustafa Reisle, Balıkçı Osman Reis,
Deniz olmuş bir tarla, onlar olmuş bir rençber,
Çocukluk günlerimden, ikisini biliriz,
Şimdi böyle reisler, görürsen bir haber ver.
Üç kardeşler kahvesi, çok namlıymış o zaman,
Atatürk’e kahveyi, onlar yapıp götürmüş,
Bir zamanlar ünlüymüş, Kıvırcık Kasap Osman,
Her iş yürür rayında, yaşlı saygı görürmüş.
Kunduracılar vardı İsmail, Zeki usta,
O dönem her çalışan, hak için çalışırmış,
Bazıları zenginmiş, otururmuş konakta,
Bazı zengin cebine, haram da karışmış.
Hoca Sadi, Çıkrıkçı, Zötlekler’den Mustafa,
Şile’de gül simaymış, yıllar yılı anılan,
Bakkal Yusuf, Tüfekçi, Simitçi Şükrü usta,
Bugün helva yiyoruz, o günlerden karılan.
Aşçı Aziz ustamız, Kastamonu Araç’tan,
Yaptığı her yemeğe, sevgi katar yaparmış,
Yıllar yılı kopmamış, Kepçesiyle savaştan,
Patlıcanlı pilava, cümle alem taparmış.
Fırıncı Osman Özer, ateşle savaşmışlar,
Yıllar sonra mesleği, devretmiş Aydın Bey’e,
Her ekmeğin hakkını, vererek çıkarmışlar,
Hizmet vermiş taş fırın, yıllar yılı beldeye.
Şile’de otobüsler, önceden burunluydu,
Motor marşa basarak, çalışmazdı o zaman,
Motoru çalıştıran, eğri demir koluydu,
Şoför amca kızardı, muavine her zaman.
Çayır Ahmet amcalar, Küçük Ahmet amcalar,
Ovacıklı Osmanlar, Babasen İbrahim’ler,
Salcılardan Müstahsen, Semerci Mustafa’lar,
Doğramacı Recep’ler Eyüp Osman Ağbeyler.
Tersayak İsmail’ler, Tombul Mehmet ağbeyler,
Gocakuş Hasan Abi, Ağvalı Mehmet Abi,
Önol Öztaş ağbeyler, Cemalettin ağbeyler,
Erol Öztaş ağbeyler, Hacı Muharrem ağbi.
Yıllar yılı Şile’min kahrını çekenlerdir,
Üç kuruş para için, yılmadan didinmişler,
Yıllar boyu Şile’min, kadrini bilenlerdir,
Yaşam boyu toprağı, ta yürekten sevmişler.
Yıllar yılı Şile’den, Üsküdar’a gittiler,
İkibuçuk liraydı, bir zamanlar yolculuk,
Akın bey, Hüseyin bey, bize bilet kestiler,
Ne kadar tatlı geçti, o dönemde çocukluk.
Bu günün marketleri, geçen günde bakkaldı,
Millet veresi alır, yazdırırdı deftere,
Çayıroğlu Ahmet’te, ta o gün market vardı,
Mevla tekrar döndürme, kıt kanaat günlere,
Mustafa Ünal ağabey, esnaf idi Şile’de,
Ağır başlı, sevecen, babamın can dostuydu,
Borçların yazıldığı, defter kaldı elinde,
Bunca yılın ardından, hak ettiği bumuydu.
Kilometre taşıdır, Değirmenci Faruk bey,
Bindokuzyüzelli’de, Turiste kucak açmış,
Bir sürü ünlü insan ve de Zeki Müren bey,
O dönemde Şile’min, ünü cihanı aşmış.
Karadağ’ın rençberi, Beyazdağ’ın memuru,
Yıllar yılı yaşayıp, sevmişler birbirini,
Teknede karılırmış, buğday ekmek hamuru,
Orak, harman ve düven, kaybetti değerini.
Bir şey belirteceğim, yanlış anlaşılmasın,
Kalemimin ucuna, bir anda geliverdi,
Kimse bu yazdığımı, yalan yanlış sanmasın,
Bu değerli tüm zatlar, Şile’me çok şey verdi.
Fener mahallesinden, çıkmış bütün başkanlar,
Dönem dönem Şile’mi, adilce yönetmişler,
Şimdi çoğu ahrette, o gün başkan olanlar,
En azından Şile’yi, tam yürekten sevmişler,
Bir ağlama duyuldu, şen şakrak perdemizden,
Fener mahallesi yasta, gencecik ölen vardı,
Gençlerin ölümüyle, kavrulduk derdimizden,
Dağı, taşı, Şile’yi, acılar, figan sardı.
Bir cenaze geçiyor, sevenlerin elinde,
Gençti diye ağlıyor, Ozan için tüm dostlar,
Elemle acı vardı, Mukaddes ve Ali’de,
Dün bizimleydi canlar, bir anda kayboldular.
Yine bir genç kızımız, yaşama nokta koydu,
Kırk yaşına ermeden, ayrıldı hanesinden,
Böyle genç yaşta ölen, bu Çiğdem’di, bu oydu,
Bir anda koptu gitti, yavrusu, annesinden.
Yine perde karıştı, feryat figan havada,
Üç yavru ve eşini, koydu gitti Abdullah,
Çocukları talebe, eremedi murada,
Dayan yavrum diyordu, Nedret’e Yüce Allah.
Bu şiiri yazarken, telefon acı çaldı,
Bir dostun öldüğünü, haber verdiler birden,
Dürüsttü ölen ablam, Çevreci güzel candı,
Kavaslar’dan Nedime, Nedime candı giden,
Daha kimler, kimler var, Şile’mde iz bırakan,
Her birini saygıyla, sevgiyle anıyorum,
Sevgi meşalesini, bunlardır inan yakan,
Yazamadıklarıma, inanın ağlıyorum.
Her haneye bir acı, bir gün mutlak düşecek,
Ama, acısız ölüm, göstersin Yüce Mevlam,
Her haneye bir hayat, mutlak geri gelecek,
Tüm çarklar biteviye, mahşere dek dönecek.
Oyun hala sürüyor, makinist çok azimli,
Bilmem kaç makarayı, ard arda oynatıyor,
Nasıl biter bu oyun, sonu bence gizemli,
Fakat, gerçek şu dostlar, dürüstler anılıyor.
Can Şile’min kalbini, biraz açtım sizlere,
Kim bilir neler görüp, sevindiniz belki de,
Belki de hüzün çöktü, sevgi dolu gözlere,
Daha yazamadığım, nice can var Şile’mde
12 Temmuz 2003 - Atılay ERGE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.