Her Çarşamba Şile'ye yaptığım yolculuk esnasında, bir uyku, Şile'ye kadar gözlerimi açmadan uyuyarak gitsem diyorum. Bunu yalnız ben demiyorumdur her halde, çevreyi ve doğayı seven her Allah'ın kulu mutlaka benim gibi düşünüyordur.
Çok önceki yıllarda, Şile ormanlarını bu kadar çok '' MADEN OCAKLARI AĞI '' sarmamıştı. Doğa ve Çevre bu kadar bilinçsizce talan edilmiyordu. 1996 yılında Üvezli gözlemecilerine gelmeden önceki, yolun sağ tarafında ki, kumu, kömürü, madeni talan edildikten sonra, öylece atıl durumda bırakılan araziye, avuç içi kadar siyah naylon poşetlerde büyütülen çam fidelerini, Şile Çevre Gönüllüleri Derneği'nin düzenlediği bir etkinlikte dikmiştik. Bir gün önce yağan yağmurdan balçık haline gelen ekim alanına, ancak ayaklarımıza bağladığımız naylon poşetlerle girebildiğimiz daha dün gibi gözlerimin önünde. Daha da ilginç bir anım var, Resul Kayacık'ın oğlu Volkan Kayacık o yıllarda 6 - 7 yaşlarında idi, Şimdi Üniversite mezunu. Volkan'ı babannesi ekim alanına götüremeyince, ben omuzlarıma alıp, fidan dikilecek yere götürüp bir kaç çam fidanı dikmesine vesile olmuştum. Şimdi o arazideki çam ağaçları 19 yıllık olurken, orada bir kaç dikili çam ağacı bulunan Volkan da, her halde bu gün 24 - 25 yaşlarında bir delikanlı.
Şunu demek istiyorum, vara yoğa kestiğimiz, hangi türden ağaç olursa olsun, ancak 19 - 20 yıl sonra bende burada, siz insan oğlunun emrine amedeyim diye biliyor.
Önceki yıllarda, üstünden bitki örtüsü ( Ihlamur, Kestane, Gürgen, Meşe, Dış budak, Koca yemiş ) alınan, bu açık alanları gördüğümüzde, vay be, bir yer daha kel bırakılmış diyorduk. Günümüzde öyle mi, Şile'ye gelene dek her yer keltoş olmuş durumda. Bu doğa ve çevre katliamını önleyecek merci Allah aşkına Şile'de yok mu? Sade vatandaşın gözünde çevre kirliliği, yüreğinde gün be gün ormanlarının katledilme acısı var.
Peki, hadi önceki yıllarda bu kel bırakılan arazilerin sayısı az olduğu için Dernekler buralara yaptıkları ağaç dikme merasimleri ile, bir nebzede olsun ağaçlandırma yoluna gidebiliyordu, ya şimdi.
Keşke imkan olsa da, gök yüzünden keltoş edilmiş bu Şile ormanlarının yoğunluğunu bir görebilsek ve millete gösterebilsek.
Maden çıkarma kanunu da, anlaşmayı yapan firmalara, orman alnını nasıl bulduysan öyle ağaçlandırıp bırakacaksın denildiği halde, bu vurdum duymazlığın, bu Doğa ve Çevre katliamının hesabını kim, kimlere verecek. Şile'de bulunan Orman İşletme Müdürlüğü ne kadar bu kelleşmeye dur diyebiliyor veya diyebilecek, çok merak ediyorum. Bence Orman İşletme Müdürlüğünün görevi, bulunduğu binada oturup, gözlem yapması olmaması gerek.
Zaten, TURİZM CENNETİ BELDEMİZ ŞİLE'DE, Şile'nin başına dert olan bir maden ocakları değil ki. Şu, TRAFİKTE ( Şile Duble Yolunda ) SÜRÜCÜLERE CEHENNEM AZABI YAŞATAN DAMPERLİ KAMYONLAR'a ne demeli. Hiç mi rastlamıyorsunuz Allah aşkına, Şile'ye geliş gidişlerde 3 şeridi de kabızlayan DAMPERLİ KAMYONLARA. Gün geçmiyor ki Şile yolun da bir trafik kazası olmasın. Hem de ölümcül kazalar.
AHHH, NE BİTMEZ DERTLERİN VARMIŞ CENNETİN VAR OLDUĞU YER ŞİLE'M. Yetkililerden ricamız şu, acaba Cumartesi ve Pazar günleri, kesinlikle kural tanımıyan bu DAMPERLİ KAMYONLAR'ı trafikten men edemezler mi? Veya ettiremez misiniz?
SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAMAK İSTEMEK, HER SADE VATANDAŞIN DOĞAL HAKKI OLDUĞU GİBİ, ŞİLE'YE GELİŞ GİDİŞLERDE DE CAN GÜVENLİĞİ İÇİNDE ARAÇ KULLANMALARI DA EN DOĞAL HAKLARIDIR.
Oksijeni bol olan çevrede ( Ağaçlar sayesinde ) sağlıklı yaşam, can güvenliği tam olan yolculuklar diliyorum. sağlıcakla kalınız...
Çok önceki yıllarda, Şile ormanlarını bu kadar çok '' MADEN OCAKLARI AĞI '' sarmamıştı. Doğa ve Çevre bu kadar bilinçsizce talan edilmiyordu. 1996 yılında Üvezli gözlemecilerine gelmeden önceki, yolun sağ tarafında ki, kumu, kömürü, madeni talan edildikten sonra, öylece atıl durumda bırakılan araziye, avuç içi kadar siyah naylon poşetlerde büyütülen çam fidelerini, Şile Çevre Gönüllüleri Derneği'nin düzenlediği bir etkinlikte dikmiştik. Bir gün önce yağan yağmurdan balçık haline gelen ekim alanına, ancak ayaklarımıza bağladığımız naylon poşetlerle girebildiğimiz daha dün gibi gözlerimin önünde. Daha da ilginç bir anım var, Resul Kayacık'ın oğlu Volkan Kayacık o yıllarda 6 - 7 yaşlarında idi, Şimdi Üniversite mezunu. Volkan'ı babannesi ekim alanına götüremeyince, ben omuzlarıma alıp, fidan dikilecek yere götürüp bir kaç çam fidanı dikmesine vesile olmuştum. Şimdi o arazideki çam ağaçları 19 yıllık olurken, orada bir kaç dikili çam ağacı bulunan Volkan da, her halde bu gün 24 - 25 yaşlarında bir delikanlı.
Şunu demek istiyorum, vara yoğa kestiğimiz, hangi türden ağaç olursa olsun, ancak 19 - 20 yıl sonra bende burada, siz insan oğlunun emrine amedeyim diye biliyor.
Önceki yıllarda, üstünden bitki örtüsü ( Ihlamur, Kestane, Gürgen, Meşe, Dış budak, Koca yemiş ) alınan, bu açık alanları gördüğümüzde, vay be, bir yer daha kel bırakılmış diyorduk. Günümüzde öyle mi, Şile'ye gelene dek her yer keltoş olmuş durumda. Bu doğa ve çevre katliamını önleyecek merci Allah aşkına Şile'de yok mu? Sade vatandaşın gözünde çevre kirliliği, yüreğinde gün be gün ormanlarının katledilme acısı var.
Peki, hadi önceki yıllarda bu kel bırakılan arazilerin sayısı az olduğu için Dernekler buralara yaptıkları ağaç dikme merasimleri ile, bir nebzede olsun ağaçlandırma yoluna gidebiliyordu, ya şimdi.
Keşke imkan olsa da, gök yüzünden keltoş edilmiş bu Şile ormanlarının yoğunluğunu bir görebilsek ve millete gösterebilsek.
Maden çıkarma kanunu da, anlaşmayı yapan firmalara, orman alnını nasıl bulduysan öyle ağaçlandırıp bırakacaksın denildiği halde, bu vurdum duymazlığın, bu Doğa ve Çevre katliamının hesabını kim, kimlere verecek. Şile'de bulunan Orman İşletme Müdürlüğü ne kadar bu kelleşmeye dur diyebiliyor veya diyebilecek, çok merak ediyorum. Bence Orman İşletme Müdürlüğünün görevi, bulunduğu binada oturup, gözlem yapması olmaması gerek.
Zaten, TURİZM CENNETİ BELDEMİZ ŞİLE'DE, Şile'nin başına dert olan bir maden ocakları değil ki. Şu, TRAFİKTE ( Şile Duble Yolunda ) SÜRÜCÜLERE CEHENNEM AZABI YAŞATAN DAMPERLİ KAMYONLAR'a ne demeli. Hiç mi rastlamıyorsunuz Allah aşkına, Şile'ye geliş gidişlerde 3 şeridi de kabızlayan DAMPERLİ KAMYONLARA. Gün geçmiyor ki Şile yolun da bir trafik kazası olmasın. Hem de ölümcül kazalar.
AHHH, NE BİTMEZ DERTLERİN VARMIŞ CENNETİN VAR OLDUĞU YER ŞİLE'M. Yetkililerden ricamız şu, acaba Cumartesi ve Pazar günleri, kesinlikle kural tanımıyan bu DAMPERLİ KAMYONLAR'ı trafikten men edemezler mi? Veya ettiremez misiniz?
SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAMAK İSTEMEK, HER SADE VATANDAŞIN DOĞAL HAKKI OLDUĞU GİBİ, ŞİLE'YE GELİŞ GİDİŞLERDE DE CAN GÜVENLİĞİ İÇİNDE ARAÇ KULLANMALARI DA EN DOĞAL HAKLARIDIR.
Oksijeni bol olan çevrede ( Ağaçlar sayesinde ) sağlıklı yaşam, can güvenliği tam olan yolculuklar diliyorum. sağlıcakla kalınız...
21 Ağustos 2015 - Şile'li Atılay ERGE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.